“Temkin Müddeti”nin 4 unsurunun îzâhı

Birinci Unsur : Güneşin görünen yarı çapı (Güneşin Nısf-kutr-ı zâhirîsi),
Namazın hakîkî vaktleri, astronomik formüllerle, hakîkî ufka göre, hesâblanarak bulunur. Astronomik hesâblarda, hakîkî ufuk düzlemi kullanılır. Hakîkî ufuk düzlemi, gözlemcinin (Râsıdın) ayaklarını dünyânın merkezine birleştiren doğrultuya (Şâkûl doğrultusuna) dünyânın merkezinden dik olan düzleme denir. Bu astronomik hesâblarda, güneşin ve dünyânın merkezleri alındığından, güneşin merkezi güneş doğarken, bu hakîkî ufka geldiğinde, “güneş doğdu” denmekte ve güneşin merkezi güneş batarken, yine bu hakîkî ufuk düzlemine geldiğinde, “güneş battı” denmektedir. Hâlbuki, hem doğma ve hem de batma esnasında, güneşin yarısı bu hakîkî ufkun üstünde olduğundan, güneşin yarısı o mahallin yüksek yerlerinden, gözlemci tarafından görülmektedir. Bu bakımdan, güneş dahâ evvel doğmuştur. Yine bu hesâbla battı denildiği anda da, henüz batmamıştır. Çünkü güneşin yarısı ufkun üstündedir. Temkinin birinci unsuru budur. Ya'nî, güneşin üst kenârının doğarken, bu ufuktan çıkması ve batarken de bu ufuktan güneşin üst kenârının kaybolması lâzımdır. O halde, hem doğuşta, hem de batışta, güneşin yarı çapı kadar aşağıda olması gerekmektedir. Astronomik hesâblarda güneşin merkezi alınmaktadır. Namaz vaktlerinde ise, güneşin üst kenârı esâs alınmaktadır. Bu ikisi arasındaki fark, güneşin yarı çapı kadardır. Ya'nî hem doğuşta ve hem de batışta, güneşin, yarı çapı kadar aşağıda olması lâzımdır.

İkinci Unsur: Işığın Kırılması (İnkisâr-ı şuâ),
Güneşin astronomik hesâbla hakîkî ufka göre bulunan yeri, görüldüğü yere göre dahâ aşağıdadır. Ya'nî, gözle bakıldığında görülen yeri, hesâbla bulunan yerinden dahâ yukarıdadır. Bunun da sebebi, güneş ışıklarının hava tabakalarından geçip, gözlemcinin (Râsıdın) gözüne gelene kadar kırılmasıdır. Bu ışığın kırılma olayı sebebi ile güneşin temâmı, hesâbla bulunan yerden dahâ yukarıda görülmektedir. Ya'nî, ışığın kırılmasından doğan bu fark, Temkin müddetinin 2. unsurudur. Diğer bir ifâde ile hem doğuşta, hem de batışta bu fark kadar güneşin temâmının aşağıya inmesi lâzımdır.

Üçüncü unsur, Ufkun Alçalması (İnhitât-ı ufuk),
Namaz Vaktleri hesâbında şehrin, ya'nî bulunulan mahallin en yüksek yerinden görülen şer'î ufuk esâs alınır. Hakîkî ufka göre yapılan astronomik hesâblarla bulunan akşam vaktinde, ya'nî güneşin battığı vaktde, güneşin yüksek yerlerin ufuklarından batmamış olduğu görülür. Bu hâl, mahallin en yüksek tepesinden görülen şer’î ufkun, astronomik hesâbların yapıldığı hakîkî ufuktan dahâ aşağıda olduğunu göstermektedir. Ya'nî, akşam namazı ve iftar vakti, güneşin hakîkî ufuktan batmasıyla değil, o mahallin en yüksek tepesine âid olan şer’î ufukdan batması ile olmaktadır. En yüksek tepeden görülen ufka, “Şer’î ufuk” denir.

Astronomik hesâblarda Temkinin bu unsuru yoktur. Çünkü, astronomik hesâblar deniz, ova gibi düz yerlere göre yapılmakta ve “Almanak” isimli kitâblarda, hep bu düz yerlere göre bilgiler ve ölçüler yayınlanmaktadır. Hâlbuki, Namaz Vaktleri, bütün şehre âid olduğundan, o şehrin en yüksek yerlerinde oturanların da, oruc ve namazlarının sahîh olması lâzımdır. Yerleşim yerleri ve şehirler, ova ve deniz gibi düz değildir. Arazi engebelidir. İmsâk ve Namaz Vaktlerinin hesâblanmasında, güneşin doğmasının, batmasının ve güneşin ufuktan yüksekliğinin, O şehrin en yüksek yerinden görülen şer’î ufuktan alınması gerekir. Şer’î ufuk hattı, astronomik hesâblarda kullanılan hakîkî ufuktan dahâ aşağıda bulunduğu için, güneşin dahâ aşağı inerek, bu şer’î ufuktan batması ve doğarken de bu hakîkî ufka nazaran, yine aşağıda olan bu şer’î ufuktan doğması lâzımdır.

Dördüncü Unsur: Güneşin Paralaksı (İhtilâf-ı manzar),
Güneşin merkezini, dünyânın merkezi ile bulunduğumuz yere birleştiren iki doğrultunun, güneşin merkezinde meydana getirdiği açı olup, kıymeti 8,8 açı sâniyesidir. Bu açı çok küçük olduğundan, netîceye tesiri çok azdır. Kısaca, Paralaks, ya'nî İhtilâf-ı manzar, güneşin merkezinden dünyânın yarı çapını gören açıdır. İnsanlar dünyânın merkezinde değil, üzerinde yaşarlar. Astronomik formüllerle hakîkî ufka göre yapılan hesâblar ise, dünyânın merkezine göre yapılır. Dolayısıyla, merkeze göre bulunan netîceyi dünyanın üzerine getirmek için, paralaks (İhtilâf-ı manzar) da hesâba dahil edilir.

Paralaks, Temkinin yukarıdaki üç unsurunun aksine, doğuşu geciktirip, batışı evvele aldığından, netîceye tesiri bu üç unsurun tersine olmaktadır. Bunun için Temkin müddeti, ilk üç unsurun toplamından, Paralaks'ın çıkarılması suretiyle bulunur.

İslâm astronomları tarafından, sıfır dereceden altmış derece arzına kadar ve yirmibeş metre fark ile, beşyüz metre irtifâ'a kadar hesâb edilerek bulunan bu Temkin müddetleri, cedvel hâline getirilmiş ve eserlerinde neşr olunmuştur. Aşağıda Mavi renkle yazılan Temkin Cedveli tabiri üzerine tıklandığında, açılacak olan sahîfede, bu temkin cedveli görülecektir. Temkin müddetleri, İmsâk ve Namaz Vaktlerinin hesâblanmasında, astronomi ilminin bir zarûreti olarak mutlaka kullanılmalıdır.