“Temkin Müddeti” hakkında zarûrî malûmat

Fıkhen namaz vaktleri rü’yet ile, ya'nî alâmetlerin semâ küresinde görülmesi ile başlamaktadır. Bu teşekkül eden vaktlerde namazlar kılınır. Alâmetlerin gökyüzünde görülmesi ayrı bir hâdise, bu ânın astronomik formüllerle hesâblanması temâmen farklı ve ayrı bir hâdisedir. Vakt fıkhen belirtilen alâmetlere göre teşekkül etmişse, bu teşekkül eden vakte, ayrıca Temkin Müddeti diye herhangi bir müddetin ilâve veyâ çıkarılmasına lüzum yoktur. Ancak, vaktin teşekkülü görülerek tesbit edilemezse, ya'nî güneşi ve ufku görmeyenler ve takvim hâzırlayanlar için, bu fıkhî alâmetlerin teşekkül ettiği vaktlerin, hesâbla bulunması mecburiyeti vardır. İşte temkin müddeti, bu hesâblamalarda ortaya çıkan ve kullanılması zarûrî müddettir. Bu müddetin kullanılması ise, ilmî ve astronomik bir mecburiyettir. İhtiyat müddeti değildir. Temkin müddeti, hesâbla bulunan vakti, gökyüzünde namaz vakti alâmetlerinin bulunduğu vakte getirmektedir. Ya'nî, Temkin müddeti, astronomik formüllerle bulunan vakitleri, İslâm âlimlerinin eserlerinde namaz vakitleri için buyurdukları semâ küresindeki alâmetlerin olduğu, doğru vakit olan şer’î vakitlere getiren müddettir.Temkin müddetlerinin değiştirilmeden bütün vakitlerde aynen kullanılması şarttır.
Müctehid olan islâm âlimleri, namaz vakitlerinin alâmetleri ile alâkalı âyet-i kerîmelerin açıklaması olan hadîs-i şerîflerde buyurulanları doğru anlamışlar ve kıymetli kitâblarında, bu alâmetler semâ küresinde görüldüğünde, namazın kılınacağını bildirmişlerdir. Onun için, eserlerinde “Temkin” diye bir ifâde elbetteki bulunmamaktadır. Bu alâmetlerin olduğu vakitleri, İslâm astronomi âlimleri hesâb etmişlerdir.
Namaz vakitlerinin hesâblarını doğru yapabilmek için, sadece astronomi, fizik, cebir, geometri, coğrafyave küresel astronomiile küresel trigonometri ilimlerinde mütehassıs olmak kâfi değil, ayrıca temâmen farklı bir ihtisâs kolu olan “İslâm astronomisi”ne de vâkıf olmak gerekir. Bu ilimlerin temâmı bilinmeden, doğru namaz vakti hesâbı yapılamaz. Hakîkî ufka göre ve astronomik formüllerle yapılan hesâbların, teşekkül eden ve doğru vakit olan şer’î vaktin alâmetlerine uygun olabilmesi, ancak temkin müddetinin kullanılması ile mümkündür.
Temkin müddetinin her bir unsurunun hesâbı için, usûller ve kullanılan formüller vardır.
İmsâk vakti dâhil, bütün namaz vaktlerinin hesâbında, Temkin müddetinin kullanılması zarûrîdir.
Bir şehrin en yüksek mahalline âid olan Temkin zemânı değiştirilemez. Her şehir için bütün namaz vaktlerinde kullanılan, vasatî bir “Temkin Müddeti” vardır.
Her namaz için ayrı ayrı temkinler yoktur. Bütün namaz vaktlerinde temkin müddeti, hiç değiştirilmeden aynen kullanılmalıdır.
Temkin müddeti azaltılırsa veyâ temâmen kaldırılırsa,
öğle ve dahâ sonraki namazlar vaktlerinden evvel kılınmış olur.
Oruca da sahûr vakti geçtikten sonra başlanılmış olur.
Bu namazlar ve oruclar sahîh olmazlar. Temkin müddeti, ihtiyât zemânı değildir. Bu müddeti bir ihtiyât zemânı zannederek, imsâk vaktini 3-4 dakîka geciktirenin orucu, akşam vaktini 3-4 dakîka öne alanın orucu ve akşam namazının fâsid olacağı, (Dürr-i yektâ) kitâbında da yazılıdır.